Günler haftalar birbirine girdi... Anlatmak istiyorum birilerine bişeyleri. Terapiyi bıraktım, adama ne kadar dipte olduğunu söylemek istemedim, kaçtım. Terapistime güçsüzlüğümü itiraf etmekten çekindim, ne komik... Ama şimdi burda yazabiliyorum. Çoktular ama yoktular ya.... Bunun içindi. Biliyorum burayı okuyanların büyük kısmı beni tanıyor, onlara yüzyüze anlatamadığım şeyler var. Kimse kimdi o, neden bilmiyoruz diye sormasın nolur. Yazarken de tedirginim aslında, darmadağınık yazabilirim. Kimin ne anlayacağını düşünmeden yazmak istiyorum. Kompozisyon kurallarına aykırı olabilir, sadece yazmak istiyorum. Okumasanız da olur...
Doğumgünümün olduğu haftaydı. Bir onu hatırlıyorum, yoksa günler haftalar birbirine girdi. Kötüydüm çok. Mutsuzdum çok. Yanımda isteyebileceğim 1 kişi vardı, o da yalnız bıraktı beni. Başka kimseye anlatamazdım yaşadıklarımı, ne kadar güçsüz olduğumu. Bi onun yanında o kadar çıplaktı ruhum. Bir onun yanında güçlü olmama gerek yoktu. Ama onun da kendi derdi çoktu. Korktum, deli gibi korktum... Annemi uyandırdım, yanına yattım sabaha kadar hıçkıra hıçkıra ağladım. Hiç bir şey anlatmadan... Anlatamazdım, ruhumu o kadar çıplak bırakamazdım. Ben ailenin erkek çocuğuydum, hep güçlü olan...
Günler haftalar birbirine girmişti, bir Perşembe günüydü onu hatırlıyorum. Sürekli ağlıyordum. Bahçede oturuyorduk beni sakinleştirmeye çalışan 2 arkadaşımla. Birden terapiden bir sahne geldi gözümün önüne. Capcanlı bir sahne. İyi olduğum dönemden bir sahne. ”Yeter ödediğim diyet” Gözümün yaşını sildim. Karar verdim. Ve bitti... Ve karar vermekti tüm ihtiyacım olan. Dimdik oldu yeniden başım. Gülüşüm yine içtendi. Kahkaham yine 6 saniyede bir atabildiğim şuh kahkahaydı..
O gün bir Perşembe günüydü, ve ertesi gün biri ile buluştum. Güldüm, eğlendim, ”bana sen nasıl mutsuz olduğunu söylersin, o kadar barışıksın ki kendinle” dedi. Mutlu oldum. Mutluydum da yalan değildi, karar vermek benim ilacımdı.
Karar vermiştim ya yoluma bakıyordum, aşık oldum. Aşık olmak istedim. 2 sene sonra ilk kez bir başkasında çarptı kalbim. 2 sene sonra ilk kez huzurla okşandı saçlarım. Başımı göğsüne yasladım birinin kalp atışını dinledim. Bıraktım kendimi... Günler haftalar birbirine girdi. Sahi ne zamandı o? Ama o son iki senede unutmuşum:
”Aşk bir dengesizlik işi
Sensiz olmaz
Dengeye dönüşendir sevgi
Sensiz olmaz”
Sevgiye dönüşemeyecek bir aşktı yaşamak istediğim. Ne kadar yaşasam kar diyordum. Azcık kıpırdanmaya ihtiyacı vardı ruhumun. Ve işte kıpır kıpırdı ruhum.
Ama yavaş yavaş dengesini kaybetmeye başladı herşey. Ve ben o sırada fark ettim ki aşk bir dengesizlik işi ve ben artık denge istiyorum. Dalgalandım yeterince durulmak istiyorum.
Son 3 gündür, bilmediğim bir rahatsızlık var üzerimde. Tansiyon dedim, sürekli ölçüyorum ama tansiyon küçük oynamaların dışında normal. Nabız yüksek, başımda sürekli karıncalanma hissi. Muhtemelen yine sinir stress vs yüzünden, ya da sıcaklar... Ya da aşk.
Ve vazgeçtim bir kere daha aşktan.
Bugün yine karar verdim, iyi olacağım.
Bu gece Didime gidiyorum. Orda huzur hep benimle olur...