<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9035958\x26blogName\x3dGece\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://sebnem.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://sebnem.blogspot.com/\x26vt\x3d49898149766296179', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script> Gece Logo Ana Sayfa Profil

Çarşamba, Şubat 23, 2005

Yüreğim elinde sevdiğim, ne yapsam faydasız

Yüreğin birilerinin eline emanet ettiğinde, bilirsin incinebilir o yürek. İncinebilirsin, unufak olabilirsin, içinde kirpiler dolaşırken, cam kırıkları batabilir yüreğine… Ama esirgemezsin ondan yüreğini, bırakıverirsin eline. Bilmek, engellemez yüreğinin ona gitmesini. Kalbin bir kez ona gitmeye, onun ellerine konmaya niyetlendiyse tutamaz hiçbir şey onu.

Kimi zaman sıcacık olur yüreğin, sevdiceğin sıcacık tutar onu. Kimi zaman sıkar, canını acıtır... Ama ne yapsan fayda etmez, ne yüreğini kurtarabilirsin ondan, ne de o teslim eder kendi yüreğini sana. Hep umudun vardır, “sen kurtaracaksın bizi, beni, kendini, avucundaki yüreğimizi” dersin, kurtarmaz…

Yüreğim elinde sevdiğim, ne yapsam faydasız
Unutma bu ayrılık benim için de zamansız

Ve vazgeçersin artık. Yüreğini geri alamayacağını bilirsin, bir zaman sonra. Yüreğini onda bırakmaya karar verirsin. Vazgeçtiğin, yüreğini geri almak için verdiğin mücadeledir. Vazgeçsen bile gücünü kazanman zaman alır, ondan istersin gitmesini. Gücün yoktur artık, ne bir adım ileriye gitmeye ne de bir adım geriye. Avucundaki yüreğinin hatırına ondan istersin gitmesini…

Hemen git, n'olur git, yeter ağlattığın
Sil rüyaları, yırt at anıları
Hemen git, n'olur git
Bu son veda artık

Yüreğini sana teslim etmekte kararsız olan adam, bu sefer de gitmekte kararsız kalır. İçin acır, yüreğin acır, yüreğin kanar…

Gidersin…

Çarşamba, Şubat 16, 2005

Düşlerle Gerçekler Ayrı Yaşar

Sabah 6.30’a doğru çıktım evden… Yine gökyüzü ikiye bölünmüş. Bir tarafı aydınlık, bir tarafı alacalı bulacalı… Mavi, mor, kırmızı, turuncu, pembe… Rengin bini bir para. Bomboş sokaklar, çıt yok etrafta.

Arabaya yürürken kokuyu çektim içime, ferahlık kokuyor hava. Milyonlarca işim var, biran önce şirkete gitmem lazım, ondan sabah 6.20’de evden çıkmam. Ama bugün hayat benden yana, huzur var içimde…

Radyoyu açtım, “Biliyorsun” çalıyor. Sezen Aksu fısıldayarak bağırıyor, “Düşlerle gerçekler ayrı ayrı yaşar”. Bu sefer düşlere doğru sürdüm arabamı, şirkete doğru değil. Bu sefer hızla değil, sindire sindire… Ölmek için değil, yaşamak, sindirmek, içime çekebilmek için. Dolaştım Ankara’nın tepelerini uzun uzun. Renkler, düşlerin renginden hayatın rengine dönerken ben de rotamı gerçeklere, işe, sözleşmelere, şartnamelere, sensizliğe çevirdim. Ve şimdi şirkette “Süper Ablalardan Eskiler” playlistimi açtım. En az 20 senelik şarkıları, o şarkıları en çok hissedebilecek olanlara kadınlara söyletiyorum…

Ama yine de eksikti o huzur dolu anlar, bi senin kokun bi de sıcacık kahve...


eXTReMe Tracker