<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9035958\x26blogName\x3dGece\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://sebnem.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://sebnem.blogspot.com/\x26vt\x3d49898149766296179', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script> Gece Logo Ana Sayfa Profil

Çarşamba, Mayıs 31, 2006

Gidiyorum ben

Yarından itibaren 10 gün süresince Antalyadayım... Aşağıdaki görüntülerin benzerlerini yaşamaya gidiyorum. Eğer buralarda olmazsam, şuralardayım.

gecen seneki altın ok turnuvası

Resimler:
1. Çalıştığımız prefabrik oda, neyseki klimalı ve kahveli. Aynı zamanda akreditasyon yaptığımız, sonuç sisteminin ve portalın yürütüldüğü mekan...
2. Okçu hatunlardan biri. E yüzlerini çekemiyoruz hali ile...
3. Türk milli takımından iki kişi (Mehmet, Tunç) ile federasyondan arkadaşlar...
4. Finaller keyifli olur, takımına destek veren sanırım italyan ekip
5. Bakınız yay mekanizması
6. Tunç Küçükkayalar, geçen seneki en iyi derecemize sahip. Tek Erkeklerkategorisinde 3.

Salı, Mayıs 30, 2006

M U T S U Z U M

Yatcaz kalkcaz...

Antalyada okçuluk
Yarışma'ya 8, benim gitmeme 1 gün kaldı.

Edit: Şimdi alınan bilgiye göre gidişimiz cumaya ertelenmiş :(

Cuma, Mayıs 26, 2006

Rejim Kararı

Kararlıyım bu defa, tıkla da anla
Dalga geçme bu kaçıncı diye, hele bi resme tıkla, gör bak nasıl kararlıyım bu defa

Nereye gitsem, nasıl etsem?

Antalya mı Londra mı?

Çarşamba, Mayıs 24, 2006

boş konserve kutusu hissiyatı


Salı, Mayıs 23, 2006

Burnunun direği sızlamak

Burnunun direği sızlamak

Pazar, Mayıs 21, 2006

Bir süre daha

bir süre daha kapalıyız

Salı, Mayıs 16, 2006

Google Notebook

- google amca, sizi çok sevdim, size baba diyebilir miyim?

Pazartesi, Mayıs 15, 2006

İlk aşk...

Bundan tam 9 ay 5 gün önce ilk aşkımın evlendiğini öğrendim... Gelinin resimlerini inceledim, güzel kızmış dedim, bir yandan dürüst olmaya çalışarak. Ama ne yalan söyleyeyim buruldu içim.

Ve bugün tesadüfen baba olduğunu öğrendim ilk aşkımın. Daha da beter buruldu içim. Oysa ben orta okulda bütün sıralara onun adını kazımış, renkli kalemlerle sayfa sayfa adını yazmış, bütün resimlerini toplamıştım. Adımın devamına onun soyadını koymuş, yakışıp yakışmadığına bakmıştım bir zamanlar. Ve sanırım bir kaç imza denemem olmuştu Özdilek soyadı ile. Resimlerini gösterip ezberletmiştim anneanneme, her Beşiktaş maçında "bücür bu mu kızım" diye sorardı. Ben de "offf anene yaa, bücür değil o, Şifo Mehmet" diye azarlardım kadıncağızı.

Ve bugün bir haber okudum gazetede... Şifo Mehmet baba oldu diye. Buruldu içim... Deli miyim neyim?

Cuma, Mayıs 12, 2006

Gün olur...

Bundan 10 ay önce…

- Yok olmak istiyorum ben, bu acıyı yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim ben, dayanamıyorum.
- Sus be deli karı, pis rosbik, hem sen beni öldürmeye kıyamazsın, sen ölürsen ben de ölürüm. Bok yoluna gideriz ikimiz de...
- Deli, şimdi bile güldürdün ya beni.
- Ağlama artık yeter. Ben hep yanında olacağım senin.
- Kardeşimsin sen benim ya.

Bugün evleniyor kardeşim...

Ve ben bugün kuaförde yanında olamadım, kaprisini çekemedim, imza atarken ağlayamadım, sarılıp bir resim çekemedim, yazamadım ayakkabının altına ismimi, evini göremedim, gelinliğini göremedim.

Sadece bir mesaj atıp tebrik ettim...

Yazık. Bütün bunlar onu çok sevdiğim için...

Çarşamba, Mayıs 10, 2006

Papatya

papatyalar açarken
İlkokul 5. sınıfta dersaneye giderdim. Kolej ve Anadolu Lisesi sınavı olurdu ya o yüzden. Hafta sonları. Cumartesi günleri Güvenparktaki çiçekçilerden çiçek alırdım anneme / eve. Hoşlandığım çocuk da babamın arkadaşının şaşı oğlu da aynı sınıftaydı. Hoşlandığım çocuğu hiç kesemezdim, zira babamın arkadaşının oğlunun nereye baktığını anlayamazdım. Ya hoşlandığım çocuğu keserken kazara o sırada beni görebilir, babasına söyleyebilir, o da benim babama söyleyebilirdi. Babamın arkadaşının oğlunun şaşı olması büyük bir ilkokul dersanesi aşkını önledi. Kısmet değilmiş.

Ben bu hesapları yaparken matematik dersi olurdu genelde. Gaddar bi matematik hocamız vardı, ne korkardım kadından. Bi yandan da babaannemin komşusu bu gaddar matematik hocası. Annemlerde korkardı sanırım. Yoksa neden beni Nilüfer Kayahan konserine götürmek için hocaya "dedesinin mevlütü olduğu" gerekçesi ile tezkere yazsınlar ki hocanima. Dedim ya babaannemin de komşusu. Tanıyor dedemi. Adam ertesi gün sapasağlam karşısında. Rezil oldum bir sonraki hafta. Diğer dedem demek aklıma gelmedi. Annem eve gidince azarladı beni.

Bugün güvenparktan geçtim yine. Bir demet papatya aldım kendime.

Salı, Mayıs 09, 2006

Daralım

Boğazıma oturmuş şahıs, kalk çabuk ordan, nefes alamıyorum...
Duvar bi yerinde dur ya, sıkıştım kaldım daha ne kadar üzerime geleceksin....
Masamda duran şirketin ortasında nasıl fırlatabilirim seni duvara...
Zaman ne zaman acil işim olduğunda bu kadar hızlı akman neden? Ve ne zaman kaçıp gitmek istesem durman?

Bunalıyorum, daralıyorum...

Acaba kilolarımdan ruhuma yer mi kalmıyor bedenimde?

Not: Daralım diye bir kelime var mı?

Pazartesi, Mayıs 08, 2006

Ereğli

Dolu dolu, güzel, keyifli, eğlenceli bir 3 gün geçirdim Ereğlide. Canımcım arkadaşlarım ve onların arkadaşları ile.
Eregli Resimleri
Kısaca notları da paylaşalım da günlük formatımız bozulmasın.
  • Gaza çabuk gelen bir bünyem var, gayet güzel anladım haftasonunda. Yoksa hangi aklı başında insan, daha yeni tanıştığı insanların ”pek güzel içki içiyorsun” lafı üzerine iki gece boyunca litrelerce içki tüketir ki?
  • Hıdırellez diye, gecenin bir yarısı gül ağacının altına dilek yazacağım diye eli kolu çizik içinde bıraktığımdan bahsetmiyorum bile, orda da kızların gazına geldim. Artık daha da olmuyorsa bilmiyorum artık!
  • Nazan Şoraya benzetti bi arkadaş beni! Gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra teşekkür etmiştim çocuga. Gelip resimlerine bakınca anladım, meğer çocuk iltifat etmiyormuş. Hatırladığım kadar güzel değilmiş Nazan abla.
  • Fal baktırdım orda. 85’e kadar yolum varmış, hiç ümitlenmeyin. Kazık çakacağım. Ayrıca falımda çıkan uzun boylu esmer gence de burdan selam ederim.
  • Engin Restaurant... Bak yazıyorum buraya adını... Bir karides yedik ki böylesini ne yedim ne de bir daha yiyebilirim herhalde. Misss…. Düşündüm de yediğim içtiğim herşey süperdi.
  • Yemek içmek deyince, baydım kızları şişmanlığıma söylene söylene. En son yolda inek gördüm kaburgaları sayılıyordu. ”Ulan inek bile zayıf, ben şişmanım” dedim ,kızlar artık benim kilo konusunda deli olduğuma hükmettiler bi daha beni kaale almadılar.

Perşembe, Mayıs 04, 2006

Zor Geliyor

Şarkı sözleri ile konuşma alışkanlığını bırakmalıyım sanırım.

Çarşamba, Mayıs 03, 2006

Hayata MSN Penceresinden Bakmak

Salı, Mayıs 02, 2006

Problem

SORU: Bir öğrencinin sınava girmesine toplam 19 gün vardır. Bu süre içinde çalışmak için bi heves aldığı kitap ise 600 sayfadan oluşmaktadır. (Müstakbel) Öğrenci bu süre içinde 3 günlük bir tatile gidecekse ve sınavdan önceki gün ders çalışılmaz öğretisini benimsedi ise günde kaç sayfa ders çalışması gerekir?

a. Bitmez...
b. 40
c. Elinden geleni yapsın işte, bundan da mı stres çıkaracak kendine?
d. Bu yaştan sonra ne öğrenciliği?
e. Ne çalışması yahu, altı üstü LES

Pazartesi, Mayıs 01, 2006

Lost in "Slevin"

Lucky number Slevin - Super super super

Duygudurum kontrolü

Antidepresan üzüntü, hüzün, huzursuzluk, acı, keyifsizlik, mutsuzluk gibi hisleri düzenliyor da özleme neden çare olmuyor acaba.

E zaten acı çekmediğin zaman özlemek kötü bir şey değil.
Di mi?


eXTReMe Tracker