<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9035958\x26blogName\x3dGece\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://sebnem.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://sebnem.blogspot.com/\x26vt\x3d49898149766296179', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script> Gece Logo Ana Sayfa Profil

Pazartesi, Aralık 29, 2008

aşk...

...her an, durmadan onu düşünebiliyorum bazen...

Cuma, Aralık 26, 2008

aman tanrim benim karmam var!

bazı bazı sıkıldım mı sözlükte de yazıyorum. (sözlük = ekşi sözlük) Aslında ilk başlarda, ilk yazar olduğumda, fazlaca mesai harcadığım, dakika başı acaba beni oylamışlar mı diye baktığım, oylanmayan entrylerimi hemen sildiğim, bolca takdir beklediğim bi işti bu. Sonradan sonraya ilgim azaldı, çoğu kez kullanıcı girişi bile yapmadan sadece okumaya başladım sözlüğü.

Blogu kapatınca bir süre, aklıma gelenleri (2-3 şey) oraya yazmıştım. (sevgili alp, yazmaktan vazgeçmemiştim gördüğün gibi). Bugün yeniden girdim bi baktım benim karmam olmuş. (sözlükte karma bir nevi rating sistemi, oylanan entrylerinize göre belirleniyor.)

Hem de öyle böyle değil, "Her eve lazım" olmuşum ben.

de ben buna neden bu kadar sevindim ki şimdi??

Pazartesi, Aralık 22, 2008

Taksi

bugün bir toplantı için iki defa taksi kullandım. Taksiciler mi konuşmayı seviyorlar, yoksa beni mi buluyor konuşmayi sevenler bilemedim.

Bir tanesi Sedat Simavi Sokağı bilmemesinin açıklaması olarak iki aydır taksici olduğunu ondan önce tır şoförlüğü yaptığını anlattı. Ne taşıdığını sordum, kaba inşaat malzemesi taşıyormuş. Ama TOKİ bitirmiş inşaat sektörünü. Bu da taksiciliğe başlamak zorunda kalmış. Hangisi daha iyi dedim, tır dedi. Kaç ton taşıdığını sordum, eskiden iyiymiş 50 tona kadar taşınırmış ama denetimler artınca 28 tona kadar düşmeleri gerekmiş. Kaç tonaj araba kaç ton taşır uzun uzun anlattı. Denetim çok oluyor mu diye sordum. Tonajı fazlaysa kaçarlarmış denetimden, polis bağırır çağırırmış ama bunlar durmazmış. "3- 5 milyar yazar durursak garanti, durmazsak plakaya o kadar çok yazmıyorlar genelde" dedi. Ceza olunca işveren ödüyormuş, e sanki kendi keyfine mi yüklüyormuş o kadar tonu? Kaza yapıpı yapmadığını sordum, tırla yapmamış. Ama taksiyi çarpıp duruyormuş. "14 metrelik arabayı park ederdim, bunu edemiyorum" dedi.

Diğerine ben hiç birşey sormadım. Hatta suratımı astım oturdum. Ama o durmadan anlattı. Şu anda taksici hakkında bildiğim şeyler şunlar: 2 evi var, araba kendinin, bir de hyundaisi var, çalışmadığı zamanlar onu kullanıyor. Alıştığı için çalışmaya bi gün evde dursa ertesi gün sıkılıyor. Ondan çalışması, yoksa hiiiç ihtiyacı yok. Hayır evde otur otur naapsin. İçkisi, kumarı, kahvesi yok. Gezmeyi yemeği içmeyi seviyor. Öyle pavyon muhabbetini sevmiyor, o oyle restauranta gitmeyi, hafif bir müzik eşliğinde 1-2 duble viski içmeyi seviyor. (bu arada arabada arabesk çalıyor, arabanın arkasında ve içinde bir dolu yazı var)

kendi arabamla gide gele unutmuşum taksicileri...


eXTReMe Tracker