<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9035958\x26blogName\x3dGece\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://sebnem.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://sebnem.blogspot.com/\x26vt\x3d49898149766296179', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script> Gece Logo Ana Sayfa Profil

Pazartesi, Ocak 31, 2011

by"e" pass

3 damarı değişti bugün babamın... Bugün yogun bakımda, az önce konuştum yoğun bakımla yavaş yavaş kendine geliyormuş. Ağrısı sızısı çokmuş...

Yeni bir hayata başladı sanki babam. Resetlendi. Kapatıp açtılar sanki... Gerçi yeni teknoloji sayesinde kalp atmaya devam ederken yani babam "canlıyken" yapılmış ameliyat. Hani derler ya bypass ameliyatı geçirenler huy değiştiriyor diye... O beyin öldüğünü algılıyormuş da o yüzden oluyormuş. Bir nevi "ışığı gördüm" hikayesi yani... Babam ışığı görmemiş... Anneme en son "iyi bari biraz geçer belki asabiyetim de sen de rahat edersin" demişti... Bu durumda geçmeyecek asabiyetim...

ha bir de bugün babam vasiyet vermek yerine (aslında onu da yapmış ama o kısmını çok sallamadık) tatil siparişi vermiş :) Erken rezervasyonların bugün son günüymüş. O yüzden bugün mutlaka onlara tatil ayarlamamız lazımmış. Babam yoğun bakıma alındıktan 1 saat sonra biz ona tatil ayarlamaya çalışıyorduk.

neyse bugünü atlattık.

artık resetlenmiş hayatıyla babam için iyileşme zamanı...

benim için de uyuma...

Cumartesi, Ocak 29, 2011

hasta

Bakalım pazartesi neler olacak?



Perşembe, Ocak 27, 2011

hangi oje yakışmaz ki sana


Tekdüze bi insanım.
Bunlar evdeki tüm ojeler. Toplam 12 tane.. Altı tanesi bir renk, geri kalan altısı diğer renk.

Ne kadan sıkıcı bi insanım...

Çarşamba, Ocak 26, 2011

Dublörün Dilemması


Murat Menteş'inmiş bu kitap. Okumadığım bir yazar. Daha başında sayılırım kitabın, ki cok kalın bir kitap da değil. Ama sevdim bakalım şimdilik.
Bu aralar pek kitap okuyamıyorum, pek yazık! Bi Ahmet Ümit...O da kitap çıkaracak daaa, ben gidip alacam daaa.. Amerikaya gitme ihtimalim var, gözümde büyüyor yol falan. Dün ay adam bir kitap çıkarsa da bu yol işi, iş olmaktan çıksa diye düşündüm.
Neden kitap okumaya başladığımın 15. satırında uyuyorum acaba? Yarın sabah erken kalkmalı, biraz kitap okuyayım da sızayım.

Salı, Ocak 18, 2011

Fotocu geldi hanııım


Yılbaşından beri internetin dibini buldum sanırım. Kocam bana ne zamandır istediğim fotoğraf makinasını hediye almış. O gün bugündür internette girmediğim forum, okumadığım yazı, bakmadığım foto kalmadı sanırım (biraz iddialı olmuş olabilir, evet)

Evde çekmediğim obje kalmadı! Kocam uyurken bile poz verebiliyor bana. Bu durumumu tek ciddiye alan yeğenim oldu. Diğerleri, "öff şebnem bırak elinden şunu demekle yetiniyor". Yeğenim ise bana poz verip, bakıp "hımm güzel olmuş, bunu öğretmenime gönder de dilaraya göstersin" diyerek beni takdir eden tek insan.

Makinanın geldiği hafta bir ODTÜye gidip en ıssız yerlerde biraz deneme yaptım. Onun dışında dışarda çıkarıp da çekemiyorum hiç bir yeri. Nedense utanıyorum. Bir ziyarete kaleye gittik, Ankara kalesine... Derya deniz oralar. Zaten makinayı kapan gelmiş. Ben çıkaramadım bile çantamdan...

Çektiğim fotoları bile anında siliyorum, bi bakan olursa yorum yapmasın diye. Sanki çektiğim her foto "seyretmeye doyulmuyor hocam" -klasik forum cümlesi- fotosu olmak zorundaymış gibi.

haftasonu kursa başladım. O da bi gerdi beni. "Ne yapacam orada", "ne yani sümüklü cocuk fotosu mu çekmeyi öğretecekler bize", "4 saat hem de", "sınıfta kimler var", "napcaz onlarla", "tenefüste kimin yanında duracağım" şeklinde 1500 tane düşünce ile boğuştum gidene kadar.

Bi de her DSLR alan bi anda sanatci olacam ben edasında dolanıyor ya etrafta, onlar gibi algılanırım kaygısı. Neyse kursa biri, neden kursa geldiğini açıklarken "facebook'a koyacam" dedi de ben de rahatladım. E itiraf edemesem de benim de amacım o. Hocaya havalı olsun diye portre fotoğraflarıyla ilgileniyorum falan dedim ama nihai amacım flasin yüzümüzde kabak gibi patlamadığı, arka alanın flu olabildiği fotolar çekip facebookta profil resmi yapmak değil mi?

(Bunun için o kadar para verilir mi, kompakt makinalarla da yapılır diyenlere yine bir forum cümlesi ile cevap vermek istiyorum: "Amatörler ekipmanla, profesyoneller parayla, sanatçılar ışıkla uğraşır." E ben de amatörüm ya zaten. )

özetle bu ara işim gücüm aklım fikrim budur...


eXTReMe Tracker