<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9035958\x26blogName\x3dGece\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://sebnem.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://sebnem.blogspot.com/\x26vt\x3d49898149766296179', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script> Gece Logo Ana Sayfa Profil

Çarşamba, Ekim 25, 2006

Anneanne

"Hepimiz gideceğiz de nasıl gideceğiz. Abdest yok, namaz yok... Kılıvereyim diyorum da gözü kör olasıca şeytan bırakmıyor. Daldık dünya işlerine... Ah Kadir ahhhh, yaktın beni... Nur içinde yat. Gözüm de suludur zaten, duramıyorum ki kızım, Kadir yaktı beni... Terlik giydin mi ayağına, ahhh Allah sizin acınızı göstermesin, kalakaldım yapayalnız. Tabi siz varsınız, size güveniyorum zaten, yoksa kimim var benim. Gideceğiz, hepimiz gideceğiz... Abdest yok, namaz yok... Yiyeceğiz kafamıza tokmakları... Terlik giysene ayağına..."

Anneannemde kalıyorum artık. Hala ağlıyor, ağlaması normal. Alzheimer hastası olduğu için sürekli aynı şeyleri tekrarlaması da... Ama benim içim acıyor. Elimden hiç bir şey gelmiyor.

Pazar, Ekim 22, 2006

Kitap



Odamda okunmayı bekleyen kitaplar kütüphanesine 6 kitap daha eklendi. (aslında bir tanesi mutfaktaki yemek kitapları çekmecesine eklendi)

Pazar günü, hem de bayram tatilindeki pazar günü, işte olan biri olarak bu kitapları ne zaman okuyacağım bilmiyorum ama yine de kitap almaktan vazgeçemiyorum.

Cuma, Ekim 20, 2006

Yorgunluk

Bütün bir masaya yayılmışım. Önümde bir portal projesinin sayfa layoutları, arayüz tasarımları, layoutları var. Çıktılar, visiodaki çalışmalar, mevcut web sitesi arasında kaybolmuş durumdayım. Kağıt kalemle çalışmaya karar veriyorum. Karalaya karalaya...

Sonra o zamana kadar yaptığım bütün işi seçiyorum (ctrl+A), kopyalıyorum (ctrl+C), gözümü mouse gibi kullanıp kopyalama işlemini yapacağım deftere bakıyorum, ve sonra yapıştırıyorum (ctrl+V). Allah allah, yapışmadı benim deftere ekrandan kopyaladıklarım. Bunu bir kere daha yapıyorum. Sorun ne diye ekrana bakıyorum tekrar. Bi de sağ menüden deneyeyim diye mouse'a elim giderken anlıyorum durumu...

Sanırım iyice yoruldum...

Salı, Ekim 17, 2006

Cycle

Perşembe, Ekim 12, 2006

profesyonel vs amatör

"... bütün bunları yaparken senden başka hiçbir erkekle ilgilenmezdi, profesyonel kadınlarla*, amatörler arasındaki en büyük fark da buydu zaten, profesyoneller iş sürdüğü sürece erkeğe kendisini hayattaki tek erkek zannettirmeyi başarırlardı, amatörler ise tam tersini yaparlar, bütün ilişki süresince başka erkekler olduğunu hatırlatıp rekabeti kızıştırmaya çalışırlardı" der Ahmet Altan Tehlikeli ilişkiler kitabında.

Uzun zamandır bu kadar profesyonel davrandığımı hatırlamıyorum ama bu sefer çok amatör bir erkeğe çattım. İstifa ediyorum ulan, artık hayatımı amatör olarak sürdüreceğim.

Ve böylece, bir ilişki daha başlamadan tarihin tozlu yapraklarında yerini alır. Hepimize cümleten geçmiş olsun.

*: Ahmet Altan, kitapta kadın kelimesini kullanmaz, dimdirekt or... der, zaten gerçek anlamında da onun tarifini yapmaktadır. Pavyondaki bir kadınla ilişkisini anlatırken bu tespiti yazmaktadır. ben hem google'a malzeme vermek istemedim hem de amatör profesyonel falan derken benim işletmeciliğimin konusu ile ilgili aklınızı karıştırmak istemedim.

Çarşamba, Ekim 11, 2006

Teşekkür

Başsağlığı dileyen, acımı paylaşan, bir şekilde iyi dileğini ileten herkese çok teşekkür ederim. Cenazeye gelen/gelemeyen, telefon eden, buraya yorum bırakan herkes...

Hayat devam ediyor, bir anneanneminki durdu aslında. Zavallı kadıncağız bu şokla başa çıkamıyor, ve her akşam dedemin öldüğünü unutuyor ve birden o an duymuş gibi hatırlıyor. O ilk günkü acıyı her akşam baştan yaşıyor. Cenazesine geldiği, 2 defa mezarını ziyaret ettiği, günlerce ağladığı halde "bana neden söylemediniz, ben iyileşecek gelecek sandım" diyor, "hiç öldüğüne yormadım evdeki mevlütleri" diyor. İçim acıyor...

Doktoru "normal" dedi, "hem demans hastası (ya da alzheimer) hem de bu acı ile mücadele etmesi için beyninin oyunu" dedi.

Ama benim "anneannecim hani dedemi beraber defnettik ya, hani bir dolu kişi geldi eve, hani duasını ettik, camiye gittik tabutunu gördük ya" her deyişimde içim acıyor...

Umarım geçecek...

Sarhoş gibi..

Dün kelebek ile konuşuyoruz, kırık plak gibi aynı şeyi söyleyip duruyorum dedi. CD çağının bilemedin kaset çağının çocukları olarak biz, nerden biliriz kırık plak falan. Ya da işte denir ya, "uçurumdan düşer gibi", "midemde kirpi varmış gibi", "uyuşturucu almış gibi" vs... vs... Nerden biliyorsun kardeş, kaç defa kirpi yuttun hayatında... Çok mu düştün uçurumdan?

Neyse burdan, "şöyleymiş gibi" söyleminin sakatlığı ile tanışma hikayem aklıma geldi.

Sene orta 2nin yazı. Beyin sarsıntısı geçirince yazlık yerde, ama baş dönmesi başlayınca annemler bir de Ankara da doktora görün diyorlar. Annemle beraber gidiyoruz doktora.

Doktor 90 yaşında ama sevimli bir adam. başdönmelerimi tariflememi istiyor, ben tam anlatamayınca da seçenek sunuyor:

- asansörle hızla yukarı çıkar gibi mi?
- ya da salıncakta sallanır gibi mi?
- sarhoşmuşsun gibi mi?

Ben de tıp bilmine saygımdan ve 14 yaşımın saflığı ile doğru cevabı veriyorum; sarhoşmuşum gibi... Annemin kaşı kalkıyor bi, çıkınca daha iyi anlıyorum yaptığım hatayı...

"şebnem!! sen ne zaman sarhoş oldun?"

Pazartesi, Ekim 02, 2006

...

dedenin sağlıklı ve nispeten genç zamanları (yaş 75)... çekmecesinde cenazelerde yakaya takılan resimlerden 2 deste bulunur. işin tuhafı, resimlerde dedenin resmi, adı ve doğum tarihi vardır. torun şok olur.

- dede, bunlar ne?
- cenazemde takarsınız yakanıza
- allah gecinden versin dede, nerden çıktı şimdi
- yok yok, bi dolu iş olacak ben ölünce, bu aradan çıksın dedim, bastırdım matbaada.
- hay allahım ya ölüm tarihine de 3 nokta koymuş
- "o ölmedi kalbimizde yaşıyor" dersiniz diye düşündüm

Yukarıdaki entryi sözlüğe yazmıştım... Bugün baktım meğer en beğenilen buymuş. Bu aralar muhtemelen dedemin bastırdığı bu yaka resimlerini kullanacağız. Durumu gittikçe ağırlaşıyor, annem kendini hazırla, haberini bekliyoruz dedi.

Artık acı çekmesin, dua edin...

Edit: Bunları yazdığım sırada dedemi zaten kaybetmişiz, bana söylemiyorlarmış, yarın söz konusu yaka resimlerini kullanacağız...


eXTReMe Tracker