Nasıl veriyor babalar-anneler kızlarını?
Lisede aynı sınıfta olup da birbirimize pek yüz vermediğimiz o ufak tefek kız vardı ya. Hani bütün hocalar sınıfa ilk geldiklerinde "Setenay ne demek?" diye sorarlardı da o da çok uzatmamak için "parlak ay" der geçerdi ya.. İşte biz o kızla üniversitede aynı bölümde karşılaştık da 4 sene boyunca iyice yakınlaştık ya... işte o çerkes güzelini evlendirdik pazar günü...
Farkında olmadan o kadar çok şey paylaşıyormuşsun ki... Biliyorsun ki değişen bir şey olmayacak, biliyorsun ki damat bey dünyanın en tatlı eniştelerinden, biliyorsun ki kendi evinde oturunca daha bile çok görüşeceksiniz ama yine de evinden çıkarken son kez görürken gelin odasında gözlerin doluveriyor.
Çerkes düğünü yaptılar çerkesliklerine yakışır biçimde. Kız almaya geldi erkek tarafı öncelikle, evin içinde herşeyi ile çok güzel gelin, kız tarafı kahve yaptı getirdi gelin hanıma. Misafir gibi. Sonra "haydi" dediler "vakit geldi". Çerkes gelini isimli bir hüzünlü şarkı ile evden çıktı gelin hanım. Tüylerim diken diken. Annesine bakıyorum, yaşlar sicim gibi... Benimkiler de boşalıyor. Kız sanki düğüne gitmiyor, nedir bu yaşlar?
Sonra gelin odasından çıkarken nikahına 20 dakka kala. Dur dedim seni bir daha gördüğümde evli bir kadın olacaksın bi sarılayım sana... "Sakın" dedi Setenay. Hani tutmaya çalışırsın ya gözyaşlarını tam o sırada biri neyin var der ve boşalıverirsin... Sakın ağlama'yı duyar duymaz başladım ağlamayı. Nikahına 20 dakka kala onu da ağlatmayı başararak...
Alp'i çok sevsem de, ikisinin de çok mutlu olacağına inansam da bir burukluk var içimde... Elin adamı, ne alıyorsun kızımızı yahu... Madem aldın iyi bak... sonsuza kadar, hep mutlu...
(Babam ablamı evlendirdikten çok kısa bir süre sonra kalp krizi geçirdi. O zaman anlamamıştım, şimdi anladım... Beni evlendirirken heyoooo evde kalmamış diye şenlikler yapılacak aslında biliyorum ama yine de içi burulacak birilerinin...)