Dolu dolu, güzel, keyifli, eğlenceli bir 3 gün geçirdim Ereğlide. Canımcım arkadaşlarım ve onların arkadaşları ile.
Kısaca notları da paylaşalım da günlük formatımız bozulmasın.
- Gaza çabuk gelen bir bünyem var, gayet güzel anladım haftasonunda. Yoksa hangi aklı başında insan, daha yeni tanıştığı insanların ”pek güzel içki içiyorsun” lafı üzerine iki gece boyunca litrelerce içki tüketir ki?
- Hıdırellez diye, gecenin bir yarısı gül ağacının altına dilek yazacağım diye eli kolu çizik içinde bıraktığımdan bahsetmiyorum bile, orda da kızların gazına geldim. Artık daha da olmuyorsa bilmiyorum artık!
- Nazan Şoraya benzetti bi arkadaş beni! Gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra teşekkür etmiştim çocuga. Gelip resimlerine bakınca anladım, meğer çocuk iltifat etmiyormuş. Hatırladığım kadar güzel değilmiş Nazan abla.
- Fal baktırdım orda. 85’e kadar yolum varmış, hiç ümitlenmeyin. Kazık çakacağım. Ayrıca falımda çıkan uzun boylu esmer gence de burdan selam ederim.
- Engin Restaurant... Bak yazıyorum buraya adını... Bir karides yedik ki böylesini ne yedim ne de bir daha yiyebilirim herhalde. Misss…. Düşündüm de yediğim içtiğim herşey süperdi.
- Yemek içmek deyince, baydım kızları şişmanlığıma söylene söylene. En son yolda inek gördüm kaburgaları sayılıyordu. ”Ulan inek bile zayıf, ben şişmanım” dedim ,kızlar artık benim kilo konusunda deli olduğuma hükmettiler bi daha beni kaale almadılar.