İlkokul 5. sınıfta dersaneye giderdim. Kolej ve Anadolu Lisesi sınavı olurdu ya o yüzden. Hafta sonları. Cumartesi günleri Güvenparktaki çiçekçilerden çiçek alırdım anneme / eve. Hoşlandığım çocuk da babamın arkadaşının şaşı oğlu da aynı sınıftaydı. Hoşlandığım çocuğu hiç kesemezdim, zira babamın arkadaşının oğlunun nereye baktığını anlayamazdım. Ya hoşlandığım çocuğu keserken kazara o sırada beni görebilir, babasına söyleyebilir, o da benim babama söyleyebilirdi. Babamın arkadaşının oğlunun şaşı olması büyük bir ilkokul dersanesi aşkını önledi. Kısmet değilmiş.
Ben bu hesapları yaparken matematik dersi olurdu genelde. Gaddar bi matematik hocamız vardı, ne korkardım kadından. Bi yandan da babaannemin komşusu bu gaddar matematik hocası. Annemlerde korkardı sanırım. Yoksa neden beni Nilüfer Kayahan konserine götürmek için hocaya "dedesinin mevlütü olduğu" gerekçesi ile tezkere yazsınlar ki hocanima. Dedim ya babaannemin de komşusu. Tanıyor dedemi. Adam ertesi gün sapasağlam karşısında. Rezil oldum bir sonraki hafta. Diğer dedem demek aklıma gelmedi. Annem eve gidince azarladı beni.
Bugün güvenparktan geçtim yine. Bir demet papatya aldım kendime.