<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9035958\x26blogName\x3dGece\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://sebnem.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://sebnem.blogspot.com/\x26vt\x3d49898149766296179', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe", messageHandlersFilter: gapi.iframes.CROSS_ORIGIN_IFRAMES_FILTER, messageHandlers: { 'blogger-ping': function() {} } }); } }); </script> Gece Logo Ana Sayfa Profil

Çarşamba, Mayıs 28, 2008

kürkçü dükkanı

Efenimmm yine döndük mekanımıza. Gerçi döneli oluyor bi 5-6 gün ama anca adapte olabiliyoruz. 6 gün tatile 6 gün adaptasyon süresi biraz uzun gerçi di mi...

Hani tatili çok beklersen, beklenti yükselir yükselir yükselir, ve sonra tatil zamanı bu mudur yani diye bir hayal kırıklığına uğrarsın (ya da yılbaşı, sevgililer günü, doğumgünü vs). Hatta hayal kırıklığı ile huysuzluk yapar kavgalar çıkarırsın. Herşey iyice berbat olur ya...

Olmadı öyle :) Süper bir tatil yaptım. Otel, hava, su, yemekler, aşk, herşey çok güzeldi. Gerçi 2 gece çok içmişim. Ertesi gün sıkıntısı olmasa sarhoş olmak da kötü değildi gerçi, ben çok eğlendim, serkanı bilemeyecem :) Haaa bi de 6 aydır askerde olan adamı Ruslarla dolu bir otele götürmemek lazımdı tabi, artık o kısmı es geçtik.

Sonra döndüm, sabah gittim, 9,080 YTL'lik bir senet imzalamak sureti arabamı servisten teslim aldım :(

Tatil bitti, iş başladı...

Çarşamba, Mayıs 14, 2008

uykusuz her gece...

yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz sevgilim gelecek...

Bugün şafak 1, yarın doğan güneş. Yani cuma günü yanımda..

Heyecandan erkenden kalkmaya başladım yine, geceleri de uyanıp uyanıp saate bakıyorum.

Herkes "bitti artık" diyor, e hani nerde o zaman şimdi?

Perşembe, Mayıs 08, 2008

Aykut

Az önce romanyalı takım liderime bir şeyler anlatıyorum. Aykut diye birinden birşeyler bekliyoruz. Diyorum ki Aykut getirmediğinden ben de yapamıyorum.

Boş gözlerle bakıyor bana. İngilizcem de iyi değil ya, bi cümleyi düşünüyorum yanlış bir şey mi söylüyorum diye. Yok çok eminim cümlemden, yanlışsa da o kadar anlaşılmaz değil. Bir kere daha tekrar ediyorum.

- Aykut did not send me the material, so I could not send them to the printing house..
- Anlamadi ben , you could or you could not?

Salı, Mayıs 06, 2008

kaş - ereğli yolcusu kalmasın

benim esasen yoktur öyle bir kaş merakım. 2 senedir yaz tatillerimi orda geçiriyorum ama yine de facebookta kaşa tapanlar falan şeklinde gruplara üye olmak aklıma dahi gelmemiştir. Bir arkaşdaşım kaşta kaldığımız oteli sordu. Otelden resim bulur muyum diye resimlere baktım. Kaşı, hadi bilemedim, tatili özlemişim.

Kaşa ilk sene kızlarla gitmiştim. Şimdi biri ereğlide, diğeri ise teee amerikalarda. Ne keyifli vakit geçirmiştik. Bora diye bir çocuğun barı vardı, ilk gece yanımıza gelmişti çocuk, "siz çok eğleniyorsunuz ben de katılabilir miyim" diye. Konuyu buraya bu şekilde yazınca çocuğun bir yazma amacı varmış gibi algılanıyor ama değildi valla öyle. Oturur oturmaz, eski sevgilisinden bahsetmeye başlamıştı. Bir de asla unutulmayacak yamaç paraşütcü maceramız var. Nesrin tepede, rüzgarın ters dönmesini bekliyor, Selin aşağıda paraşütçüleri öldürme planı yapıyor, ben ise bir gün önceden çatlamış parmağımın derdindeyim. Ve tatilin son günü.

Ereğli dedim ya yukarda, aklıma geldi. Dün Hıdırellezdi. Ereğlide bir hıdırellez geçirmişliğimiz var yine aynı ekiple. Sarhoş kafayla gül ağacına dileğimi gömeceğim dile her tarafım çizik içinde kalmıştı. Sarhoş sarhoş hangi dilek kabul olacaksa artık. -Allahtan olmamış, o ayrı-

Tatillerden bir dolu sahne geliyor gözümün önüne nedense... Üç tanesi:

- Kızlarla liman ağzındayız. Ben istifami verip gelmişim. Patron da o gün tatilden dönecek, istifamı görecek ve beni arayacak diye bekliyorum. Kızlar soruyor ne yapacaksın diye, ben çalışamıyorum o adamla diyorum. Ama iş yok güç yok, fazla da naz yapmayacam. Şimdi evleniyorum o adamla.

- Limanda nesrinin inmesini beklerken yamaçtan, iki gün sonra evlenecek Setenayı arıyoruz. Bir buruk sesi.

- Ereğlide "valla yarın erken kalkamayız, cumartesi, hiç boşuna sen de kalkma" diyen kızlar ani bir plan değişikliği ile -belki yazarsam kızarlar diye yazamadım, caizdir derlerse yazarım- sabah 5'de kalkma planları yapıyorlar.

- Bu çoook eski, nesrinin bekar evinde mangaldayiz. Dışarda kızlar yapıyorlar, ben kedi korkusu yüzünden içerdeyim. Beşiktaş-bişey maçı var, maç da kritik. Maçı izleyemiyorum. Selin kuzenini arıyor, çocuk bana telefondan macı anlatıyor bir 3-5 dakika. Nasıl gidiyor vs. Tam o sırada gol...

- Ereğlide fal baktırıyoruz, aklımda kalan ve gerçek olacağını umduğum tek şey 85 yaşıma kadar yaşamak :) Selin'e ereğliden kısmet çıkacak diyor falcı kadın. Bütün seyahat bakınıyoruz sağa sola. Kısmet değil, "gı" çıkıyor :))) - bu da ayrı bir hikaye-

- Ve son sahne, Nesrinin düğünü için. Erkeklere diyoruz ki, bizi araba ile kuaföre bırakın ve araba ile alın. Doluşuyoruz arabaya. İki apartman sonra duruyoruz, meğer gelmişiz :)

Kaştan girdim, ereğliden çıktım. Ben sanırım kaşı değil, kızları özlemişim.

Alışveriş

Ankamall'de yürüyoruz pazar günü bir arkadaş ile. Kalabalık zaten. Aybaşı bi de... Maaşımı da almışım. Üstelik tatile gideceğim 10 gün sonra, ihtiyaç bir dolu. Onun dışında bir evlilik derdim var, evime mutfağıma bir dolu birşeyler almak istiyorum. Bu motivasyonla tam anlamı ile bir "alışveriş modu"ndayım.

- Gülşah şimdi hedefe konsantre olmamız lazım.
- Hedef ne Şebnem?
- Çok para harcamak!

Önümüzde de bir adamcağız yürüyor, dönüp baktı nasıl insanlar bunlar diye. La havleee dedi döndü önüne.

İhtiyacım olan ayakkabıyı bulamadım ama onun dışında 2 çift ayakkabı, bir kek kalıbı, bir maşa, 1 çanta ve 1 braun multiquick biseysi (el blenderi demek istemiyorum ona, o kadar para verdim)ile döndüm eve.

Bu ara yeniden alışverişe çıkmam lazım, bu sefer hedefi ortaya daha net koysam iyi olacak.

Pazar, Mayıs 04, 2008

Kaza anıları vol.2

Bu hikayeyi kazadan hemen sonra arkadaşların arabasında anlattım. Arka koltukta yanımdaki bayan arkadaşa - ve 3 aylık oğluna-. Sonra "yaw sen de yabancı değilsin be" dedim ön koltuktaki erkek arkadaşa da anlattım. Ordan yemeğe gittik, 10 kişi falandık. Bir de baktım, orda anlatıyorum.

Sonra bu hikayeyi bir dolu yerde anlatmaya başladım, iyice utanmaz olup. Eee, burdan mı esirgeyeceğim...

28 Nisan 2008 - Kaza günü - Sarıkamış
(Ankara tabi, siyah ekranın üzerinde sağ alt köşede bunların yazdığını hayal ederek yazıyorum şu anda buraya. Ankara konsepte uymadı.)

Kazadan sonra benim tansiyonum birden çok fırladı tabi, bir titreme aldı beni. Bunu gören yardımsever ahali beni arabadan çıkardı - arabadan kendimin çıkmama sebebim, öyle bir sakatlık falan olduğundan değil, düşünememeden!- Bir de adam var, sağolsun herşeyimle o ilgileniyor. "Şebnem hanım, evraklarınız nerde" dedi. "Torpidoda" dedim. Sağ kapı açılmıyor. Sol kapıdan girdi, eğildi. İki saniye sonra kafası kalktı. "Bi bulur musunuz evrakları" dedi. Allah allah, orda işte gözünün önünde, yoksa değil mi orda yaw, netcez şimdi diye düşünerek ben bindim arabaya.

*** flashback****
27 Nisan 2008 - Kaza gününe bir gün kala

Yosun masajı için yanımda taşıdığım iç çamaşırını kullanmadım, gerek kalmadı. E yanımda mı taşıyacağım bütün gün. Ne yapsam ki bu külotu. Hımmm, torpido ne güne duruyor, salla gitsin oraya...


Adam torpidoyu açınca yüzünde patlayan dona rağmen benimle aynı iyi niyet ve saygı ile ilgilenmeye devam etti ya, kendisine yeniden teşekkürlerimi iletiyorum.

Bugünün notları:
  1. Yosun masajına gidip de incelmek şöyle dursun 1 santim kalınlaşan tek insan benim sanırım bu dünyada. Kaza yüzünden ödem olduğunu iddia ettiler bugün. 2 seansım kaldı, incelmem lazım.
  2. Çekici geldiğinde şu adını bilmediğim ama şimdi çekici demiri diye ifade edeceğim aparatı arabanın bagajından almaya kalktı. Oysa ben orayı da dolap olarak kullanıyordum. Eski iş yerinde 4 senede biriktirdiklerimi orada saklıyordum. Bagajdan 2 koli, 10 tane falan da torba çıktı. Torpidodan don çıkmasından daha doğal ne var. Kaplumbağamıyım ben? Neden evimi yanımda taşıyorum. Arabayı dolap olarak kullanmaktan vazgeçmem lazım.
  3. Şafak 11. Sevgilimin bu yazıyı okumaması lazım. Elin adamına neden donunu gösterdin konulu bir kavga şaşırtmaz beni.
  4. Net olmak, ne istediğini biliyorsan, bunu da aynı netlikle dile dökmek lazım. (Bunun bu yazı ile ilgisi yok, bugünün notlarına düşsün dedim. )
  5. Bekar arkadaşlarla bir dart barda dart oynayıp bira içerken (ben oynamıyorum tabi, yeniyecesaretusyokusfobia'nın yanısıra askıda bir kolum var), 3 evli çift ve iki çocukla ev gezmesine gitmek üzerine yanlarından ayrıldım. Dalga geçtiler. Yemekler ve çocuklar çok güzeldi, pişman değilim. Hımmm, bu maddeyi bir kezde 1. maddeyi düşünerek okumam lazım.

Cuma, Mayıs 02, 2008

işbu günlük kafayı yemiş bir kızın günlüğüdür.

sabah insan -raporlu oldugu bir günde - sabah 5'de gözünü açar mı, açar da beynine o ilk üşüşenleri kovduktan sonra, ki bu kısım bugün çok zor oldu, acaba kaç kiloyum diye güne başlar mı? - bu cümleyi anlayan var mı? -

başladı ve tartıldı diyelim... eline mezurayı alır da bacaklarını ölçer mi... ayna da kendini uzun uzun inceler, sabah 6'da google'ın başına oturur da diz liposuction keywordlerini aratır mı?

Bunu yazmak için blogun başına oturur, ama üşüşenleri kovamadığı için yazıya devam eder mi?

keyifsiz bir güne başladım bugün, nedeni bunlar değil, bir gece öncesi. Bir dolu işi karıştırdım yine, bir sözü tutamadım, mahçup oldum. Önemli birşey değildi belki ama üzüldüm. Belki de üzdüm. Kolum sızladı bütün gece, geçiyor gibi gelmişti bana oysa. Kabus gördüm, oyuncak bir maymun canlanıyor üzerime saldırıyordu. -stephen king'in vardı di mi böyle bir kitabı - Her tarafı açık bir asansörle yukarı çıkıyordum, korkuyordum. -düşmedim- Rüyamda sözümü tutamadığım kişinin sesini duyuyordum, sesi oyuncak maymun sanıyordum.

Uyandım, ezan okunuyordu. beynime bir dolu şey üşüştü... Onları kovdum, beynime kilolarım üşüştü... Tatile 13 gün var, kilo vermem lazım...

Baba ve piç'i açtım öylesine. 1 defa tam olarak, 2-3 defa da random açarak okumuşumdur. İlk sayfalari açtım tesadüfen. Ezan okunurken kızın bebeği aldırmaktan vazgeçmesini okudum yeniden. Ezan okunuyordu, şansa bak, anlamlı oldu bu okuma dedim. Bunları derken başımı kitaptan kaldırdım. Kaldırdığım gibi aklım yine üşüşenlere gitti, üşüdüm. Balkon kapısı açık kalmış bütün gece, kalktım onu kapattım, kapatırken mutfaktan geçtim, bir gece öncesinin enkazı duruyordu, yine bir titreme geçti içimden... Yatağıma giderken hadi yine tartılayım dedim. Balkona giderken zaten tartılmıştım. 100 gr az çıktım. Yatağıma döndüm. Yeniden uyandım. Rüyamda sevgilimi gördüm, çok gerçekti, çok güzeldi. "Temelli mi geldin" dedim, "yok izin aldım, sen uyanınca gideceğim" dedi. Gerçek gibiydi. Uyandım, gitmişti. Sabah senin sesinle uyansam demiştim ona dün gece... Devriyesi vardı gece, 2-4. Devriyeden sonra yanıma gelmiş olmalı...

Sabah bir dolu sesle uyandım, içimden gelen ama artık duymamam gereken...

bugünün notları:

1. arabamı özledim. Servise gidip görsem deli derler, babamın arabası ile idare etmem lazım.
2. sevgilimi daha çok özledim. Telefonla ve artık iyice azalan şafakla idare etmem lazım.
3. kilo vermem lazım. Her gün kilomu yazmam lazım, esra (-eski- diyetisten) taş yapar adamı.
4. Sıcak tutmam gereken bir omzum varken bornozla 3 saat oturup liposuction sitelerini dolaşmamam lazım.
5. Askılık takmam gereken bir kolum varken askıyı çıkarıp boyle uzun yazılar yazmamam lazım.
6. İç seslerimi susturmam lazım. Dış sesleri de...
7. Mutfaktaki enkazı iç seslerim konuşmadan kaldırmam ve kahvaltı yapmam lazım.
8. Kalkıp bi çorap giymem lazım, dondu ayaklarım...
9. 9'un şifo mehmetin forma numarası olduğunu, her dokuz sayısında hatırlamam lazım. -ben ona aşıkken 10 değil, 9 giyerdi -
10. Dünkü özür yeterli olmadıysa yeniden özür dilemem lazım...
11. Evde olduğum dönem içinde Selena gibi dizileri izlememem, izlesem de keşke benim de öyle güçlerim olsa da dün geceyi temizlesem diye aklımdan gecirecek düzeye gelmemiş olmam lazım....

işbu günlük bir deli kızın günlüğündür. İşbu yazanlar iç sestir, bu yazı kapsamında yazılanlar yüzünden kimseye burada yazılanlardan gayri bir açıklama yapılmayacaktır.

Bitti, dağılın...


eXTReMe Tracker