Az önce romanyalı takım liderime bir şeyler anlatıyorum.
Aykut diye birinden birşeyler bekliyoruz. Diyorum ki Aykut getirmediğinden ben de yapamıyorum.
Boş gözlerle bakıyor bana. İngilizcem de iyi değil ya, bi cümleyi düşünüyorum yanlış bir şey mi söylüyorum diye. Yok çok eminim cümlemden, yanlışsa da o kadar anlaşılmaz değil. Bir kere daha tekrar ediyorum.
- Aykut did not send me the material, so I could not send them to the printing house..
- Anlamadi ben , you could or you could not?