Bacak bacak üstüne atmam saniyeler sürüyor. Çoğu zaman atamıyorum zaten, bir bacağımı ellerimle kaldırıp, diğerinin üzerine yerleştiriyorum. Masadaki bir şeyi almak için zor bir karar vermem gerekiyor, uzanarak mı alacağım, ayağa kalkıp mı. Anneannemden beterim şu anda, her bi yanım ağrıyor. Bildiğiniz "ay aman off" hastalığına tutulmadım. Sadece pilatese başladım.
Her ne kadar eski ofisim bilkent gibi bir yerde olsa da GOP'a taşınınca bi tarzım değişti benim. Bi sosyetik oldum. Belki Avrupa Birliği projesinde çalışmanın etkisidir bilemeyecem. Ama öğle tatillerinde yürüyerek gidilebilecek bir yerde pilates dersi olduğunu duyunca birden heveslendim.
Spora karşı bir insanım ben. Bugüne kadar düzenli spor yaptığım süre taş çatlasın 1 aydır. 2. ay ya param, ya şevkim kalmaz bırakırım ben. İnsanın içinde olması lazım, böyle zorla olmuyor. Akşam iş çıkışlarında daha iyi bir alternatif olduğu an satıyorum sporu. Bir de duşu, çanta taşıması vs çok zor geliyor bana.
Öğle tatili olunca, kızlar "bizim duş almamıza hiç gerek kalmıyor, terletmiyor" deyince, öğle tatillerini zaten ofiste bilgisayar başında geçirmek dışında bir seçeneğim olmadığını düşününce "he" deyiverdim.
Dün de ilk seansıma gittim. Hocanın ilk sorusu "nefes alıp vermeyi biliyor musun?" oldu, "eh işte bi şekilde geldik 28 yaşına" dedim ama onun kastettiği daha teknik bir nefes alma stiliymiş. Göğsü şişirmeden kaburga kemiklerini itebilen var mı aranızda? Ben yapamıyorum da...
Sonra başladık spora. Öyle yavaş yavaş takılırken, bi baktım hareketlerde bi titreme alıyor beni. Meğer ne zormus kolu bacağı öyle havada tutmak.
Bi ara hoca düzeltmeye geldi benim hareketimi. Yandaki yağlarıma takıldı. "Bunlar gitsin Şebnem" dedi, "ben de diyorum ama gitmiyorlar, yüzsüz çıktılar" dedim. "20 kilo vermiş halime laf ediyorsunuz şu anda" dedim. "20 kilo gittiyse süper, bi 8 kilo daha ver, taş ol" dedi. Kaburgalarını itebilen ve gözleri hassas terazi olarak çalışan bir pilates hocam var benim. Diyetisyen o kadar ölçüp biçiyor, bu adam direkt göz kararı söylüyor. Helal olsun. orda polemiğe girmedim tabi, "sadece 6 kilom kaldı bikereeeemmm" diye.
Ders keyifliydi, çabucak bitti.
Ondan bana yadigar bir garip sızı kaldı...
söylemeden geçmeyeyim, gün itibari ile şafak 122.