6 Aralık 2003
Tam 3 sene önce bugün... Ben şimdikinden 20 kilo zayıfım. O zaman sağlam bir rejim yapmış, 4 ayda 15 kilo vermişim. Saçlarımı ateş kızılına boyatmışım. Günlerden cumartesi diyetisyenle randevum var. "Evet hedeflediğimiz kiloya ulaştınız, bundan sonra sadece korusak yeter, rejimi bırakıyoruz"
Mutluyum. Saçlarımı zıplata zıplata yürüyorum yollarda. Adımlarım öyle neşeli... Güzelim artık!
Akşam çok hoşlandığım bir çocuğun doğumgünü var. Meyhane tarzı bir yere gideceğiz. Giyinip süsleniyorum, doyamıyorum aynaya bakmaya. Güzelim be cidden. "Katlarım değil hatlarım var" bugünkünün aksine.
Akşam gidiyoruz doğumgününe. Güzelim ama yalnızım... İçtikçe içiyorum. Hala aklımın yerinde olduğu bir ara diyorum ki, ben sarhoş olacam bari onu arayayım da gelsin bana mukayet olsun, evime götürsün. Bin yıllık arkadaşım değil mi? Hep koruyup gözetmedi mi beni?
Arıyorum da, ve beklediğim gibi geliyor da... Boranın ölüm yıldönümüne 1 hafta var. Sarhoşum. Ona sarılıp ağlıyorum. Onun da mı gözü yaşlı ne? Sanmam...
Gerisi net değil. Kendi evime götürülmediğimi, o gece çatlayan bileğimin acısını biliyorum, hoşlandığım çocuğun beni arayıp küfrettiğini biliyorum. Dur demenin güzel ya da zayıf olunca yetmediğini biliyorum...
Ama o gece ne oldu bilmiyorum. Tek bir sahne var gözümün önünde, terapiste anlatmakta bile çok zorlandığım, gözümün önünden gitmeyen, o geceden kalan...
3 senedir bir kendimi bir onu suçlamışlığım var, bir daha öyle bir gece yaşamamak için aldığım 20 kilo var, yalnız kalmakla ilgili korkularım var, her sızladığında bir küfür etmemi sağlayan sakat bir bileğim var, onunla görüşmemek için kaçtığım bir arkadaş grubum var, içtiğim milyonlarca antidepresan var, söyleyemediğim için, bunları anlatamadığım için eksik paylaşılmış dostluklar var.
3 senedir kendimle mücadelem var.
Bu sabah uyandığımda o kadar yalnız hissettim ki kendimi, bunca sene sonra bu kadar ulu ortada olsa yazmak / paylaşmak istedim.
Mutluyum. Saçlarımı zıplata zıplata yürüyorum yollarda. Adımlarım öyle neşeli... Güzelim artık!
Akşam çok hoşlandığım bir çocuğun doğumgünü var. Meyhane tarzı bir yere gideceğiz. Giyinip süsleniyorum, doyamıyorum aynaya bakmaya. Güzelim be cidden. "Katlarım değil hatlarım var" bugünkünün aksine.
Akşam gidiyoruz doğumgününe. Güzelim ama yalnızım... İçtikçe içiyorum. Hala aklımın yerinde olduğu bir ara diyorum ki, ben sarhoş olacam bari onu arayayım da gelsin bana mukayet olsun, evime götürsün. Bin yıllık arkadaşım değil mi? Hep koruyup gözetmedi mi beni?
Arıyorum da, ve beklediğim gibi geliyor da... Boranın ölüm yıldönümüne 1 hafta var. Sarhoşum. Ona sarılıp ağlıyorum. Onun da mı gözü yaşlı ne? Sanmam...
Gerisi net değil. Kendi evime götürülmediğimi, o gece çatlayan bileğimin acısını biliyorum, hoşlandığım çocuğun beni arayıp küfrettiğini biliyorum. Dur demenin güzel ya da zayıf olunca yetmediğini biliyorum...
Ama o gece ne oldu bilmiyorum. Tek bir sahne var gözümün önünde, terapiste anlatmakta bile çok zorlandığım, gözümün önünden gitmeyen, o geceden kalan...
3 senedir bir kendimi bir onu suçlamışlığım var, bir daha öyle bir gece yaşamamak için aldığım 20 kilo var, yalnız kalmakla ilgili korkularım var, her sızladığında bir küfür etmemi sağlayan sakat bir bileğim var, onunla görüşmemek için kaçtığım bir arkadaş grubum var, içtiğim milyonlarca antidepresan var, söyleyemediğim için, bunları anlatamadığım için eksik paylaşılmış dostluklar var.
3 senedir kendimle mücadelem var.
Bu sabah uyandığımda o kadar yalnız hissettim ki kendimi, bunca sene sonra bu kadar ulu ortada olsa yazmak / paylaşmak istedim.
10 Yorum:
Yalnız değilsin Şebcim. Bazen ayrı düşsek de, bazen saçma kaprisler yapsak da her zaman yanındayım senin.
Sen benim bi tanecik dostum, canımsın.
Yaşadıklarına, insanlara, kabuslara rağmen sen hayata tutunan, sen hayata gülen, sen herşeyin değerini bilen birisin. Vazgeçme, umutsuzluğa kapılma sakın.
Seni çok seviyorum yafu!!!
Seni buradan takip eden, ne yazdigini merak eden, yazdiklarin konusunda arkadaslari ile kritik yapan, yazmadigin zamanlarda telaslanan, dua edecegi zamanlarda seni unutmayan, iyi bir romanci olabilecegini dusunen ve kisaca seni seven bir anonymous kitle de var...
Kelebeğim benim, aslında yalnızlığımı yazarken hiç seni katmamıştım konuya. Sen o kadar benimlesin ki...
İyi varsın, hep yanımdasın...
Anonymous, teşekkür ederim çok...
Ne yasarsan yasa,
Kalbinin guzelligi insallah gelecek hayatina yansisin.
sana bi öneri, akşam eve git, şöyle bi duş al, sonra kahveni hazirla. Bilgisayardan elinde bulunan en gaz şarkıyı seç (benim önerim audioslave den cochise şarkısı) sonracığıma ayakları uzat ferah ferah, kahveni de yudumla tabi, ohh keyif:)
Kafanda da şu olsun ki geçmiş geçmiştir, yaşananlar yaşanmıştır, dersler alınmıştır, ne olursa olsun şu anı yaşıyoruz, geçmişten kazanılan ve donanılan silahlarla.
İnsanlar bizi olduğumuz gibi, yaşadıklarımızla, elimizde var olanlarla kabullenmek ve aralarına almalılar, yoksa olmasınlar daha iyi.
Ben gene nutka başladım:)
Son olarak ta şunu bilmeni isterim nerde, ne durumda olursan ol, farkinda olmasan bile bil ki biri karsiliksiz yaninda herzaman:)
Superman
senin durumunda olmak isteyen çok insan vardır, elindekileri doğru kullanki pişman olmayasın. elinde bir hazine var ama onu nasıl kullanacağını bilmiyorsun. allahın diniyle amel et, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşursun inşaallah.
"Uzun süredir takip edemedim seni,
Anladım ki geç kalmışım,
Yalnız hissettirmişim seni,
Üzmüşüm, kırmışım ve yanında olamamışım.
Kelimeler yeterli değil,
Kırılıp incindikten sonra,
Eğer gerçekten sevseydin beni
Bir bakışın bir ömür yeterdi bana."
Sadece benim değil buradaki tüm arkadaşların sımsıkı sarıldığını farzet.
Bırak kaplasın içini tuhaf ve tatlı bir sıcaklık.
Sarsın bedenini, rahatlatsın seni.
Gönlümüz seninle
AA
tüm iş arkadaşlarını, aileni, sevdiklerini, seni daha çok sevenleri :) unutursak yalnızsın ama onlar oldukça pek sayılmazsın.. geçer herşey...
Slm Şebnem,
Ben seni sadece 1 aylığına tanıma mutluluğuna erişmiştim ve kendimi de şanslı hissediyorum, bence cok iyi, neşeli, güleryüzlü,cici bici bi kizsin ve oyle olmaya da devam et nolur:) Herkesin başına büyüklü küçüklü olaylar gelir, inşalah sen de bu olayi atlatirsin, hani bir laf vardır "su akar, yolunu bulur" derler ya, bazı şeyleri de sadece zaman çözüyor, elden birşey gelmiyor malesef.
Sevgiler,
Not: bizi yazılarından mahrum bırakma sakın:)
uzun süreden sonra okuyabiliyorum kelebeği, seni..
sana söylenecek doğru cümleyi veya yapılacak doğru hareketi bilemiyorum şu anda. acının derinliğini anlamaya çalışıyorum ama anlayamam sanırım..
sadece şunu biliyorum; hayat insana her zaman merhametli davranmıyor, çok acımasız olabiliyor bazen. ama akmaya devam ediyor işte.. öyle ya da böyle, tutunmak zorundayız.
yaşamış oldukların için çok üzgünüm. umarım hayat sana onları unutturacak kadar güzel davranır sonuna dek..
Yorum Gönder
<< Ana Sayfa