Bundan 3 sene önce... Haftada 2 gün İstanbulda, 3 gün Ankara'da çalışıyorum. Tren ve otobüsle ulaşım sağlıyorum bu iki şehir arasında. Yol hüzünlü bir şey ya, hüzün yapışmış kalmış üstüme.
O zaman ki erkek arkadaşım da askerde... Ben sürekli yol gidiyorum, ama yollar hiç ona gitmiyor diye ağlıyorum. Gündüzleri Maslak plazalarında iş kadıncılık ynuyorum, gece yol tutuyor beni, ağlıyorum ağlıyorum...
Boss Söğütözü terminali... Sabah 5.15 otobüsünü bekliyorum. Hava ayaz. Yine de içeri girmiyorum. Dışarıya da radyo yayını veriyorlar. "Tatlı dillim" çalıyor. Gözlerim doluyor yine. "E ceylan gözlüm" diyor ben ağlıyorum, "neredesin sen" diyor ağlıyorum... Bir nedeni de yok, öyle ağlıyorum.
Şimdi yine dolu dolu gözlerim, yine Tatlı dillim dinliyorum. Yok öyle anılar üşüşmedi beynime, içime.
Hüsnü Şenlendirici'nin hüzün etkisi bu.
Ev cini, albüm yeni çıktığında yazmıştı, Hüsnü Şenlendirici'nin
Hüsn-ü Klarnet albümü çok güzel diye. Almak istiyordum ne zamandır. Hediye geldi, geçen hafta sonu.
Albümün ilk şarkısı oyun havası. Bir introsu var, her seferinde ölüyorum sanıyorum. Tatlı Dillim zaten her zaman ki gibi, hüzün... Çığ var mesela, İstanbul İstanbul Olalı var, Bülbülüm Altın Kafeste var. Hepsi dinlenesi. Hüzünlendirici.
Huzurlu hüzün de bir başka oluyor yahu.