Babamdan öğrenmişim herhalde, ben bu yaşa kadar araba yıkamacılar sadece pazar günü çalışıyor sanıyordum. Yeni keşfettim, her ne kadar teammüllere aykırı da olsa hafta içi de araba yıkatılabiliyormuş.
Keşke daha önce öğrenebilseydim bu gerçeği. Böylece borcu asla bitmeyen, durduğu yerde benden çok para harcayan siyah oğlum da 1,5 senelik hayatının yarıdan fazlasını "toz grisi" geçirmek zorunda kalmazdı.
Özetle, ben bugün iş çıkışı arabayı yıkatmak için her zamanki alışveriş merkezi oto yıkamacıya gittim. Benim oğlana aşağıda bana anca ayda bir, ki o da kuaförümde, yapılan muamele yapılırken - yani arabam şımartılırken- ben de yukarıdaki markette vakit geçirmeye gittim. Kitap reyonunda bitti benim tur. İki kitap attım sepete. Biri
Gülse Birsel'in bir kitabı... Arabanın çıkmasını beklerken okumaya başladım.
O dakikadan şu ana kadar geçen 3 saatlik süre içinde oto yıkamacıların hafta içi de çalıştığını öğrendim, alışveriş yaptım, kitap aldım, arabamı yıkattım, yemek yedim (rejimi bozmadım) ve
kitabı bitirdim.
Hayır kitap 20 sayfa değil, tam 188 sayfa ve hayır, giriş ve tasvir bölümlerini atlamadım, zaten yok öyle bölümler, sonuçta kadın rus edebiyatı yazmıyor. Özetle kitabı bir solukta bitirdim!
Sonuç: Ben karar verdim, kariyer hedefim
Gürse Birsel olmak.
Oh be kurtuldum, muhtelif şirketlerin genel müdürleri kariyer hedefimi sorduklarında onların koltuğunu göstermekten.