Sardırdım ya bisiklete. Ama narin manikürlü ellerim de var benim. Elcağızlarım nasır olacak diye karalar bağladı beni. Elcik de sert, kıpkırmızı oluyor ellerim. E tabi bu durumda bi eldiven edinecez. Aman kaskıma uysun, bisikletimin rengine gitsin falan derken gezmedik spor mağazası bırakmadim.
En son bi mağazaya girdim. Eldiven istedim. Çocuk beni baştan aşağıya süzdü. Ben güzelliğimden olduğunu sandığım için bi havalandım tabi, ama baktım süzme işi bitmiyor, ben de çocuğa baktım en sonunda. Gözlerinde anlamsız bir ifade hangi sporu yaptığımı düşünüyormuş meğer bizimki. Fönlü saç, kumaş pantalon, kırmızı oje ile spor mağazasına gittiğim için yakıştıramadı herhalde, ”Bu 100 kiloluk kadın nasıl spor yapıyordur ki” bakışı olduğunu sanmıyorum!
En sonunda çocukcağız dile geldi ve ”fitness için mi?” dedi. Uzun uzun ”ben bisiklet aldım, onun için, çoook güzel, kırmızı hem, 21 fites...” diye açıklamaya başlayacaktım ki, çocukluğun lüzumu yok dedim, kısa bir evet cevabı verdim.
En sonunda siyah bi eldiven buldum. Elime geçirdim. Ojeli uzun tırnaklar ve fitness eldiveni.. Çocuk ne yapsın, ”e spor bi tarzla daha iyi duruyo tabi, kıyafet falan tamamlıyo” dedi. Anladı kokoşun önde gideni olduğumu..
Kokoşum işte ne yapayım.. Her zaman her yerde…