Rahmetli dedem eskiden oturdukları evdeyken, ve nispeten daha gençken, ve dolayısı ile henüz şeker hastalıkları çıkmamışken sürekli evde fındık ezmesi bulundurdu. Kapıdan girince önce bi yanlarına gider, öperdik. Ama aklımız hep mutfağı boş yakalamada... Boş yakalar yakalamaz, çekmeceden bir kaşık alınır, kavanozun içine daldırılırdı. Anne görüp "öyle yenmez kızım o, ekmeğe sür yiyeceksin" demeden önce koca kaşık yalanır yutulurdu.
Bizim eve alınmazdı öyle şeyler, o zaman. Çok yeriz diye mi düşünürlerdi, bilmem...
Sonra Kolej yıllarında kantinde birşey keşfedildi. Çikolatalı Tost. Tadelle alınır bir kaç yerden kırılır, tost ekmeğinin içine konur, makinaya sürülürdü. missss....
15.30 itibari ile acıktım, mutfağı bir kolacan ettim. Çikolata var dolapta... Hımmm ben şimdi yerim bunu. İlk ısırık hayal kırıklığı, çok tatlı bu yaaa... Aaa dur ekmek var. Koca çikolatayı koydum ekmeğinin topuğunun arasına. Şimdi öyle kemiriyorum... Bence gayet yerinde bi fikir. Çocuklukta öyle gördük biz. Oburlukla ilgisi yok.