Dün bitanecik arabamın 2. doğumgünüydü. Öyle şaşalı bir doğumgünü yapmadık tabi, kaskosunu yeniledim sadece.
Ve dün cuma olduğu için, ve ben cumaları evde oturulmaz öğretisini sonuna kadar benimsediğim için şehrin göbeğinde olan devlet kurumuna arabam ile gittim. Sözüm ona akşam araba ile rahat edecem.
Güzelce bir yere park ettim. Her tarafta vızır vızır polisler var ve park ettiğim sokaktan hergün araba çekiyorlar. Aman oğlumu çekmesinler.
İnerken şöyle bir arabaya göz attım. Ön koltukta içinde önemsiz bir iki şey olan torbayı aman burda durmasın bişey sanarlar diye koltuğun altına sıkıştırdım. İki defa kitledim. Yol boyu dönüp dönüp baktım... Özlemişim keretayı, 3 gündür kullanmıyordum.
Mesai bitti... Oğlumun kırılmış camı ile buluştum. Bir dolu kurumun ortasında, gün boyu en az 4 trafik polisi olan yol boyunca koltuğun altındaki torba için camım kırılmış, kol uzatılmak sureti ile torba alınmış, kapı bile açılmadan devam edilmiş.
Durup durup aklıma geliyor. Gece boyunca rüyasını gördüm.
İçim acıyor... Masraf çok olacağından değil, giden torbada önemli bir şey olduğundan değil... Gündüz, o kadar merkezi bir yerde, devlet kurumunun göbeğinde, Karayolları Genel Müdürlüğünün nizamiyesinin önünde, aynı gün bir arkadaşımın arabasının polislerce çekildiği sokakta... Nasıl olur? Nasıl yapılır?