22 Haziran 2005. Rejim dönemlerinde günde 2 defa ziyaret edilen tartının son dönemde hiç görülmemiş olması tehlike sinyali idi. Cesaretimi topladım ve bu sabah kendisi ile münasebetimizi tekrar başlattım. Sonuç: bu sabah tartı yine 1 tonluk bir fil olduğumu teyit etti. Ama aslında tartı teyit etmese de biliyordum.
Bırakın mağazalarda denediğim pantolonlara sığmayı, ben kabinlere sığmıyorum. Daha acısı var, ben motosiklete sığmıyorum arkadaşlar. Bir insanın motor üstündeyken nasıl düşüncelere sahip olması beklenir… Benim aklımdan geçen düşünceler: “Pantolon yırtılır mı, inerken basamak mı dayasak, yaradana sığınıp bindik, nasıl inecez şimdi durunca, kalabalık bir yerde durmasak bari”. O kabinlerde, motorda, giremediğim her pantolonda nasıl boncuk boncuk terler döktüğümü bi ben bilirim. Ama dışa vurum nasıl? Barışığım kendimle, kilolarımla dalga geçebilirim, şişmanım ama neşeliyim. Hadi ordan.
Neyse sonuçta yine bir rejim başlama günü. İşyerinde çekmecem Etiform türevleri ve meyvelerle dolu. Sürekli kendi kendimi gaza getirme modu. Daha önce 14 kilo verdin, yapabilirsin kızım sen, süpersin, aslansın, kaplansın… Sonuçta iki ihtimal var, ya ben 4 ay sonra hala kek kalıplarına bakıp kilomla dalga geçiyor olacağım, ya da 14 kilo zayıf.