Malum işletme mezunuyuz... Her ne kadar dersler de açık açık söylenmese de biz doğrudan genel müdür olmak için yetiştirildik. (Misal, İş hukuku dersini bile işçi değil işveren olarak okuduk.) Bu eğitimin ve kişisel bir takım eksikliklerin - ya da fazlalıkların mı demek daha doğru?- sonucunda ukalık da kişiliğimizin bir parçası oldu.
Bu giriş kısmı, geçen gün çağrıldığım, pek istemediğim, sadece ayıp olmasın diye katıldığım bir iş görüşmesindeki ukalıklarıma mazaret olsun diye yazıldı.
İddia ediyorum, bu görüşme IK derslerinde case study olarak okutulabilir. Başlıkları görür gibiyim : "Ukala adaylarla başa çıkma yolları" ya da "Kendinden emin olma nerde biter, ukalalık nerede baslar?"... Olsun,
Hikmet Timur tarafından keşfedilip derslerde okutulmaya başlayana kadar ben buraya yazayım da belki görüşmenin neticesine göre yapılması gerekenler ya da yapılmaması gerekenler olarak bi okuyan çıkar.
Geçelim görüşme kısmına:
—(Klasik "Aday-İK uzmanı diyalogları" sorusu geliyor, aslında hiç öyle bir şey olmuyor da o anda akıllarına gelmiş gibi) Pekiiiii, pekiiiii… Mesaiye kalmakla ilgili bir sıkıntınız var mı?
— Benim yok da, ekibin var mı?(İş, proje yöneticiliği, dolayısı ile proje ekibi ile çalışmak gerekiyor.)
— Nasıl yani? (Evet, şimdi gözlerin açıldığını ve kafaların masalardan kalktığını hayal etmenizi istiyorum)
— Yani ekip deadlinelar ile çalışmak konusunda problem mi yaşıyor ki mesaiye kalmanız gerekiyor.
— (Honk!! )Yani o konu sizin onları ne kadar motive edebildiğiniz ile ilgili.
— (İşte kendinden emin olmanın ukalalığa döndüğü an) O zaman mesailer ile ilgili bi problem yaşanmayacak!!
Görüşme sırasında araya İngilizce kelimeler karıştırılmalı ki hem yeterince ukala olunduğu meydana çıksın hem de ingilizce bilindiği ispatlansın. Tabi öyle rastgele bir yerde kullanmıyoruz kelimeyi, kendimizden emin olduğumuzu vurgulamak için kullanıyoruz. Şöyle ki:
—İşin üstesinden gelebileceğinize inanıyoruz.
—Ben de inaniyorum ama zoru da severim. Challenge edebileceğim bir iş beni daha çok tatmin eder.
Son olarak hiç bunlardan bahsetmeden bir çok mesajın tümünün birden tek cümlede verilmesini örnekleyeceğiz:
— Teknik olarak da biraz bilgi sahibi olmanız bu pozisyon icin önemli....
— 3 yıldır IT sektorunde çalışıyorum. Hep teknik arkadaşlarla çalıştım. O nedenle, yazılımcı arkadaslara Amerikalı İşletmeci ukalıklarının sökmeyeceğini iyi biliyorum. Müşterinin taleplerini hiç teknik bir şey konuşmadan anlayarak, konuyu teknik arkadaşlara onların anlayabilecegi sekilde "convert" ederek anlatacak kadar teknik bilgi sahibiyim. Taleple, yapılan iş arasında "gap" oluşmaması için bunun şart olduğunun da farkındayim. ("Kendimle dalga geçebilirim, teknik arkadaşları idare etmeyi beceririm, Ingilizce konuşabiliyorum ve müşteri odaklıyım" mesajlarını bir cümlede vermeyi başardık işte)
Sözün özü, anlayan anlar, anlamayan ukala der geçer. Ben eğlendim :)
Edit: Muhtemelen onlar da eğlenmişler ki beni ikinci görüşmeye çağırdılar.